Sayfalar

12 Ekim 2013 Cumartesi

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI

MSN, Facebook, Twitter ve şimdi de Google’ın yeni oyuncağı Plus... Hemen her gün milyonları internet bağlantılı bilgisayar, telefon ve benzeri cihazın başına toplayan sosyal paylaşım ve sosyalleşme siteleri... her geçen gün sayıları artıyor ve her geçen gün genç yaşlı, çoluk çocuk demeden pek çok beyni bağımlı hale getiriyor... pek çok aile konulan 13 yaş sınırlarına uymuyor ve çocuklarına sosyal medya hesapları açıyor, açtırıyor ya da buna bile bile göz yumuyor... Hatta bazıları tehlikenin hiç mi hiç farkında değil sorun iyice büyüdüğünde uzman uzman gezmeye başlıyorlar.


 Aslında varmış gibi görünen ama gerçekte hiç olmayan dostlukların sözde paylaşım noktaları olan bu sözde paylaşım siteleri aslında neye yarıyorlar, sadece ve sadece primitif düzeyde yaptığınız mouse ya da parmak hareketleriyle beyninizi uyarmaya yani aslında sadece boyalı imge ve imajlarla mastürbasyon yapmaya...evet sizi tatmin eden o sırada anlamlı olduğunu düşündüğünüz, aslında o an da mantıklı düşünebilseniz sizin de anlamsız olduğunu anlayabileceğiniz bir davranış repertuarı... ama siz bu davranışa kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki, söz konusu internet sitesinde vakit geçirmek hayatınızın en anlamlı ve önemli parçası oluyor... "F...ce'ten bana mesaj at...", "akşam beni ekle", " ay akşam t...er'a çok takılmışım, geç yattım" şekillerinde diyaloglar havada uçuşuyor. İşin ilginç yanı çok az insan bunu sorguluyor hatta bazıları bunun faydalı olduğunu bile ısrarla iddia ediyor.


Son dönemde tüm bu alışkanlık haline gelmiş davranışların, sadece davranış boyutunda kalmayıp bağımlılığa dönüştüğünü bilmeyen ve hala inatla fark etmeyenler var... “kimse görmek istemeyen kadar, kör değildir” sözünden hareketle bu körlüğün de kişi istemedikçe bir çözümü ya da iyileşme imkanı yok... eğer sizin durumunuzun farkına varmaya niyetiniz ve belki de cesaretiniz yoksa sizin için yapılabilecek pek de bir şey yok... durumun fakında olmanız ise kendinizi ve çevrenizi şöyle bir uazaktan gözden geçirmekten geçiyor.

Artık eve ya da ofise varmadan yolda asansörde, statusunu güncelleyenler mi dersiniz, konuşulur konuşulmaz demeden varını yokunu Facebook’ta, Twitter’da sergileyenler anlatanlar mı, yoksa tüm özel yaşantısını fotoğrafları, videoları yoluyla sanal atmosferde paylaşanlar mı?

Artık o noktaya geldi ki bağımlılığınız, oldu listenizdeki popüler tiplerden biri sizi sildi mi? Hemen çöküyor ruhsal çatınız... Zaten sizi ayakta tutan tek şey, uzayıp giden listelerdeki anlamsız arkadaşlıklarınız ya da süresi geçmiş, miadını çoktan doldurmuş, ilkokuldan kalma dostluklarınız...

Nesiniz, kimsiniz ? neden buradasınız (Dünya), evren ya da insanlık için ortaya ne koydunuz? Sorgulamak yerine tık, tık, tık,tık,... geçiyor bir ekranın başında nafile hayatınız...

Artık bunu değiştirmenin zamanı geldi mi? Bilmem tamamen size kalmış... Eğer isterseniz hemen bugün bilmem kaç gb’lık paketi iptal ettirip başlayabilirsiniz yeni hayatınıza... elinizde ki o paha biçemedeğiniz ve imajınızı destekleyen son model telefonunuzu değiştirebilirsiniz... Baktınız olmuyor bunu siz yapamıyorsunuz o halde bir uzmandan yardım alabilirsiniz.



Ha “sen kim oluyorsun da karışıyorsun, bizim yaşantımıza sossal (soslu) arkadaşlıklarımıza” diyebilirsiniz... Kimse başınıza silah dayamıyor canım... ama siz aslında bağımlılık denen el bombasının pimiyle fazla oynuyorsunuz, benden söylemesi...







                                                            ŞEREF CAN ÇETİN   

                                                          YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN                                                       






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder